Uncategorized

YETİŞKİNLERDE AYRILMA KAYGISI

                           

Ayrılma kaygısı bozukluğu kişinin gelişim sürecine uygun olmayan, bağlanılan kişiden anne, baba, yakın bir aile ferdi gibi,  ayrılmayı düşününce yoğun stres ve korkuya sebep olan anksiyete bozukluğudur. Ayrılma kaygısı diyebilmemiz için aşağıdaki belirtilerden en az üç tanesinin sürekli veya çoğunlukla kişide var olup olmaması ayrılma kaygısı bozukluğu tanısı konulup konulmaması için etkilidir.

Kişi evden veya bağlanılan kişiden ayrılmayı düşündüğünde ya da bunu deneyimlediğinde yoğun ve devamlı stres yaşar.

Kişi bağlandığı kişinin başına gelebilecek hastalık, yaralanma kaza veya ölüm olasılığını sık sık düşünür ve bu konuda çok yoğun kaygı hisseder.

Kendisinin bağlandığı kişiden ayrılmasına sebep olabilecek kaçırılma, hastalanma, kaza geçirme olasılıklarını sık sık düşünür ve bu konuda yoğun endişe hisseder.

Kişi ayrılma korkusundan dolayı evden çıkmayı, okula, işe gitmeyi devamlı olarak reddeder ya da bu konularda oldukça isteksiz davranır. Kişi yalnız kalmak veya bağlandığı kişiden uzakta kalmak konusunda devamlı ve oldukça yoğun bir korku yaşar, bu konularda isteksiz davranır.

Kişi bağlandığı kişiden ayrı uyumayı reddeder veya bu konuda oldukça isteksiz davranır. Ayrılma teması içeren kâbuslar kişide devamlı olarak gözlemlenir.

Kişi bağlandığı kişiden ayrılmak durumunda kaldığı zaman ya da bunu düşündüğü zaman baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi fiziksel semptomlar gösterir.

Peki Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu Oluşumuna Sebep Olan Etkenler Nelerdir?

Ayrılık Anksiyetesi tanısının konulabilmesi için çocuklarda veya ergenlerde bu belirtilerin en az 4 hafta boyunca, yetişkinlerde ise 6 ay boyunca görülmesi beklenir.

Genellikle kişinin günlük hayatını ve okul hayatını olumsuz etkiler ayrıca kişinin hayatını olumsuz etkileyecek yoğun stres ve kaygıya sebep olur.

Yetişkinlerde ayrılık kaygısı sadece romantik ilişkiler veya yukarıda verilen belirtilerden ibaret olmayabilir. Kişinin içinde yaşadığı çevre de bu durumdan etkilenmektedir. Bu durumlar kişinin işlevselliğini azaltmakla birlikte, çevresindeki insanlarında işlevselliğini azaltması muhtemeldir.  Bu durumdan etkilenen kişiler genellikle gelecek ile kaygılar, çevresine karşı etkin ve boğucu tutumlar, yakın ilişki kurmadan kaçınma gibi belirtilerde gösterebilir. Her yaşta olabilmekle beraber genellikle çocukluk döneminde ve ergenlikte gözlemlenir.  Ayrılma kaygısı bozukluğu çocuk dönemine özgü bir bozukluk değildir ve çoğunlukla başlayan ayrılma kaygısı yetişkinlik döneminde de sürdürülebilmektedir.  

Tedavi Planı

Psikoterapi ayrılma kaygısının tedavisinde kullanılan en etkili yoldur. Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanabilir ve bu tedaviler ayrıca ilaçlarla desteklenebilir. Bireylerin anksiyete bozukluğu konusunda tedavi alması önemlidir çünkü her alanda kaygının ciddi şekilde hissedilmesi, işe ya da günlük yaşama odaklanmayı zorlaştırır. Odaklanma probleminin yanı sıra danışanların kişiler arası ilişkilerde problem yaşadıkları görülmektedir.    Uygulanan terapi içeriğinde ise kişide oluşan ayrılığın sonucunda düşünülen yanlış ve işlevsiz düşüncelerin yeniden yapılandırma, duygu ve düşünce arasındaki bağlantıları sağlama, duygu kontrolü gibi teknikler kullanılarak bireyin işlevselliğini geri kazanması hedeflenmektedir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı