Erişkin Ruh sağlığı

SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU (SOSYAL FOBİ) VE KDT

SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU (SOSYAL FOBİ) VE KDT

Kişinin başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin korku ya  da kaygı duyması ve bu ortamlardan kaçınması ile seyreden bir hastalıktır. Genellikle 11-15 yaşları arsında başlar kadın erkek oranı2/1 dir.Sosyal fobinin belirtilerini fiziksel, zihinsel ve davranışsal belirtiler olmak üzere üç kategoride inceleyebiliriz.

a)Fiziksel (Fizyolojik) belirtiler:

* Yüz kızarması

* Terleme

*Ağız kuruması

* Kalp çarpıntısı

*Nefes kesilmesi ve nefes darlığı

*Titreme

b)Zihinsel  Belirtiler:

*Çirkinim, yetersizim ve beğenilmiyorum gibi düşünceler.

*Sevilmediğini ve güçsüz olduğunu ifade eden düşünceler

*Mükemmel olmalıyımhata yapmamalıyım.

*Kaygılı olduğumu belli etmemeliyim

*Rahat davranmalıyım

*Herkes beni beğenmeli.

c)Davranışsal Belirtiler:

*Korkulan ortama girmeme ve ortamı terk etme

*İlgisiz şeyler düşünme

*Hayallere dalma

*Konuyu değiştirme

*Alkol kullanma

KDT

Bilişsel modele göre; sosyal fobiklerin sosyal ortamlara ve kendilerine ilişkin geliştirdikleri güvensizliğin altında bir dizi sayıltı (ara inanç) vardır. Bu sayıtlılar sosyal fobiklerde bulunan aşırı yüksek standartlar ve mükemmeliyetçilik beklentileriyle ilişkilidir. Örneğin sosyal fobik birey “Hatasız, etkileyici ve pürüzsüz konuşmalıyım”, “Etkileyici görünmeliyim” “kendime güvenimi göstermeliyim” şeklinde düşünebilir. Bu düşünceler sosyal etkileşim ortamının güvensiz algılanmasına yol açar. Örneğin sosyal fobik birey konuşurken takılırsa kendisini aptal olarak değerlendirebilir ve gerginliğinin diğerleri tarafından fark edildiğini düşünebilir. Bu tür otomatik düşüncelerin temelinde ise “eğer uygun olmayacak şekilde bir davranışta bulursam, insanlar benim aptal olduğumu düşünür ve benimle alay ederler” gibi koşullu inançlar yatar. Daha derinlerde ise “ben aptalım” “değersizim” “yetersizim” “sıkıcıyım” gibi koşulsuz inançların yattığı görülmektedir (Clark ve Wells, 1995). Bilişsel yaklaşım sosyal fobisi olan bireylerin olumsuz otomatik düşünceleri ve inançları üzerinde odaklaşır. Çünkü sosyal ortamlarda bireylerin kaygılanmasına yol açan, bireylerin kendi davranışları ve bu davranışların diğer insanlar tarafından olumsuz değerlendirilebileceğine dair inançları, yorumları ve tahminleridir. Bu nedenle de sosyal fobi tedavisinde bilişsel süreçleri kapsayan ve farklı teknikleri barındıran tedavi programlarından yararlanılmaktadır. Bu amaçla bilişsel yaklaşım odaklı tedavi programlarının temel amacı; bahsedilen olumsuz otomatik düşünce ve inançların danışanla birlikte ele alınarak, daha gerçekçi ve uyumlu düşüncelerle yer değiştirilmesidir.

Bilişsel modele göre sosyal fobide fonksiyonel olmayan inançların korunmasında çeşitli faktörler rol oynar. Bunlar;

1-Dikkatte kayma, Hastaların dikkatleri dış uyaranlardan çok iç uyaranlara kayar

2-Sosyal etkileşimden kaçınma; Bu şekilde olumsuz inancını test etme şansı olmaz.

3-Güvence davranışları; Telefonla oynamak, su içmek yine olumsuz inancını test etmemiş olur.

4-Kendini gerçekleştiren kehanet; Kişi kaçınma amaçlı uzak durduğundan soğuk biri olarak tanımlanabilir.

5-Şematik işlemleme ;   Olumsuz bildirimlere odaklanır, olumlu bildirimleri anlamaz veya unutur. Yargısız olan geri bildirimleri olumsuz algılar.

Sosyal fobi tedavisinde yaygın olarak yararlanılan bilişsel teknikler şu şekilde sıralanabilir: “odyo ve video geribildirimleri”, “gevşeme egzersizleri” ve “kognitif yeniden yapılandırma tekniği”.

Video ve Odyo Geri Bildirimleri: Temel amacı danışana kanıta dayalı geribildirim vermek olan bu teknik iki temel nokta üzerine kuruludur. Birincisi; bireylerin bedenlerinden gelen bilgiyi (titreme, kalp çarpıntısı, kızarma vb) kullanarak, diğer insanlar tarafından nasıl göründükleri hakkında çıkarımda bulunmalarıdır. İkincisi ise; gerçekten nasıl göründükleri hakkında gerçekçi bilgi edinmeleridir. Bu amaçla danışandan izin alınarak terapi seansları ses ya da görüntülü olarak kayda alınır ve sonrasında danışana izletilir. Çoğu zaman danışanların kendilerinde algıladıkları kaygı gerçekte yansıttıklarından daha fazladır. Bu nedenle kayıtlar izletilmeden önce, danışanın nasıl göründüğü ile ilgili bir tahminde bulunması istenir ve daha sonra kayıtlar izletilir.Hasta kayıtları izlerken kaygı belirtilerinin düşündüğü kadar dışardan görülmediğini fark eder.

Gevşeme Eğitimi: Bilişsel davranışçı tekniklerde destekleyici olarak gevşeme egzersizlerinden yararlanılabilmektedir. Bu eğitimde sosyal fobikler kaslarını dinlenme halindeyken, hareket halindeyken ve özellikle de kaygıyı şiddetlendirici durumlarda (örneğin alıştırma sırasında) nasıl gevşeteceklerini öğrenirler. Fakat aksiyetenin yüz kızarması  ya da terleme gibi belirtilerinin fark edilmesinden kaygılanan hastalarda gevşeme dikkatli kullanılmalıdır. Çünkü kaygı döngüsünü kırmak yerine güvence davranışı olarak kullanılabilir.

Kognitif (Bilişsel) Yeniden Yapılandırma Tekniği: Bu tekniğin temel amacı; danışanın bilişsel süreçleri üzerine odaklaşarak, kaygı belirtilerinin oluşumuna ve devamına olanak sağlayan temel varsayımlar, otomatik düşünceler, şemalar ve inançların danışan tarafından fark edilmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda kişinin şemalarını destekleyici ve onlarla ters düşen kanıtları düşünmesi istenir. Amaç, danışanın gerek kendisi, gerekse çevresi hakkındaki yanlış-olumsuz görüş ve yorumlarını görebilmesidir. Kanıta dayalı bu gözden geçirme süreci içerisinde çeşitli tekniklerden yararlanılarak danışanın şemalarını fark ederek yeniden yapılandırması amaçlanır. Bilişsel yeniden yapılandırma stratejilerinden yaygın olarak başvurulanlar arasında “Duygu ve Düşünceleri İzleme”, “Kanıt sorgulama”, “Seçenekleri Sorgulama”, “Yeniden Düzenleme” ve “Düşünceyi Durdurma” gelmektedir

Davranışçı Terapi: Davranış tedavilerindeki temel amaç, öğrenilmiş olan işlevsiz alışkanlıkların, yine öğrenme ilkelerinden yararlanılarak ortadan kaldırılması veya bu davranışların uyumlu davranışlarla yer değiştirmesidir. Bu yaklaşıma göre sosyal fobi tedavisinde, iki temel basamak vardır. Bunlardan ilki, sosyal fobik bireylerde kaygıyı tetikleyen ya da şiddetlendiren abartılı uyumsuz davranışları (örneğin, kaçma-kaçınma) azaltmak, ikincisi ise yeterliliği az olan davranışları artırmaktır (örneğin sosyal etkileşime girme, göz teması kurma vb). Bu amaç doğrultusunda sosyal fobi tedavisinde yaygın olarak kullanılan davranışçı tekniklerin başında alıştırma (exposure) tedavisi, tepki önleme (response prevention) ve sosyal beceri eğitimi (social skills training) gelmektedir


Alıştırma (Exposure): Hastaların sosyal fobi belirtilerine karşı duyarsızlaştırılması temel amaçtır. Bu amaç doğrultusunda terapist eşliğinde danışanın kaçma ve kaçınma davranışları gösterdiği ortamların bir listesi çıkarılarak, danışanın kaldırabileceği ölçüde kolaydan zora bu ortamlara girmesi sağlanır. Burada önemli olan danışanın kaçınma davranışı sergilediği ortama girdiğinde 60 ile 90 dakika o ortamda bulunmasıdır. Bu süre kişinin anksiyetesinin azaldığını görmesi için gereklidir. Aksi taktirde birey, sosyal anksiyete belirtilerinin arttığını görmekle birlikte zaman içinde belirtilerde düşme olduğunu göremeyecek, ve bilişsel süreçlerinde yatan olumsuz otomatik düşünce ve inançları destekleyici çıkarımlarda bulunacaktır.

Tepki önleme tekniğinde ise alıştırma tedavisinin ardından bireyin yaşadığı sıkıntıyı gidermek ve tekrar güvenliği sağlamak amacıyla fazla ve sık yaptığı davranışların söndürülmesi amaçlanır. Örneğin kalabalık bir ortamda kendisine kahve almaktan kaçınan birey kahve aldıktan hemen sonra elinin titremesini saklamak için elinde bulundurduğu bir nesneyi (örneğin bir kitap) elini saklamak için kullanabilir. Böyle bir durum karşısında kullanılabilecek tepki önleme tekniği; elini saklamak amacıyla yaptığı davranışı yapmaması, geciktirmesi ya da sıklığını azaltması olabilir. Başlangıçta birey bu tepkiyi geciktirdiğinde alıştırma sonrasında yaşadığı sıkıntısı artacaktır. Ancak ardından alışmanın gerçekleşmesiyle birlikte sıkıntısı düşecektir. Böylelikle birey elini saklama davranışını sergilemeden de sıkıntısının geçebileceğini öğrenmiş olacaktır.

Sosyal Beceri Eğitimi:
Sosyal beceri eğitiminde temel amaç; bireylerin kendilerini tehdit altında hissettikleri sosyal ortamlarda sergiledikleri kaçınma ve güvenlik önlemi alma davranışlarının en az düzeye indirgenmesidir. Bu amaç doğrultusunda kendini ifade etme, göz kontağı kurma, girişken olma, kendine güven duyma ve çelişkilerden bahsetme gibi tekniklerden yararlanılmaktadır

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı