Erişkin Ruh sağlığı

SAĞLIK ANKSİYETESİ

Toplumda hastalık hastalığı olarak bilinen bozukluktur. Bu hastalığa sahip bireyler gerçekte olmayan bir bedensel hastalıkları olduğuna inanırlar veya sıradan ve masum bedensel belirtileri (basit bir kol uyuşması, karın ağrısı, baş dönmesi) gibi ciddi bir hastalık olan kalp hastalığı, bağırsak tümörü,  beyin tümörü gibi belirtisi olarak yorumlarlar. Sağlık anksiyetesi  yaşayan bireyler bedenindeki her küçük belirtiyi ciddi bir tıbbi hastalık semptomu olarak algılamaya  eğilimlidirler. Başlarına kötü bir hastalık geldiğine yönelik aşırı korku yaşayabilir ve bu konu ile ilgili kalıplaşmış düşünceleri olabilmektedir. Hatta bazı durumlarda tıbbi testler aksini söylese bile sağlık anksiyetesi yaşayan birey hasta olduğu düşüncesine inançla bağlanabilir. Hafif derecede sağlık kaygısı hayatlarımız için işlevsel olabilmektedir çünkü erken tanı ile birlikte ciddi hastalıkların ön görülmesi ve kısa sürede tedavisi için büyük yardımcı olur.  Fakat aşırı derecede kaygı ise sağlık anksiyetesine dönüşebilir. Bu durum normal bir duygu olmaktan çıkmıştır. Kişilerin günlük hayatındaki konforunu olumsuz etkiler ve işlevselliklerinde düşüşe sebep olmaktadır. Bununla birlikte sağlıkla ilgili yoğun kaygı içeren düşünceler vücudumuzun da fiziksel olarak tepki vermesine sebep olabilir. Strese bağlı olarak kalbimiz hızlanabilir, tansiyonumuzda düzensizlikler olabilir vb. gibi fiziksel sorunlar yaşanılabilir. Hissettiğiniz bu fiziksel belirtiler de bize sağlığımızla alakalı daha fazla kaygılanmamıza ve aslında sahip olmadığımız bir hastalıktan şüphelenmemize sebep olabilir. Sağlık anksiyetesine sahipseniz vücudunuzun verdiği sıradan tepkilerin kesin olarak ciddi bir hastalık belirtisi olduğunu düşünebilirsiniz. Çoğu zaman bu kaygı belirli bir hastalık etrafında döner fakat aslında yaşadığı stres ve oluşan tepkileri yanlış yorumlamadan oluşmaktadır.

Sağlık Anksiyetesi Belirtileri

1- Kişiyi çok fazla meşgul eden hastalığa yakalanmış olmakla ilgili yoğun düşünceler 

2– Vücuttaki basit semptomların bir hastalığın belirtisi olduğunu düşünmek

3- Sağlıkla ilgili konularda kolayca alarm haline geçmek.

4– Doktor ve sağlıkla ilgili testlerden kaçınma davranışı veya aşırı doktor kontrolüne gitme ihtiyacı

5- Vücuda herhangi bir hastalık gözlemlemek için sürekli kontrol etmek

6- Sürekli sağlık hakkında konuşma davranışı

7- İnternette sağlıkla ilgili sürekli araştırma yapmak

Bilişsel Modele Göre;

Hipokandriyazis, doğrudan bir algısal veya bilişsel anormallik belirtisi olarak kavramsallaştırılabilir. Bu bakış açısından bakıldığında ise bireylerde üç değişik özellik görülür.

-Hipokandriyak hastalar, normal bedensel duyumlarını büyütür ve daha fazla abartırlar.

-Hastalarda normal bedensel fonksiyonlara karşı artmış bir emosyonel uyanıklık gözlemlenir.

-Hastalar duygusal içerikli ve subjektif terimler yerine daha kaba içerikli ve fiziksel terimle kullanmayı tercih ederler.

SAĞLIK ANKSİYETESİ NEDEN MEYDANA GELİR?

Erken yaşantılarında hastalık deneyimi olanların yakın çevrelerinde tıbbi ya da mental hastalık deneyimi yaşayanların hayatlarının bir dönemlerinde tıbbi eksikliğe maruz kalanların sağlık anksiyetesi geliştirme olasılığı daha fazladır. Aşırı sağlık kaygısı her iki cinsiyette eşit oranda görülmektedir. Yaşam boyu genel popülâsyonda %1-5  ilk basamak sağlık hizmetine başvuran hastalarda ise %2-7 oranında bulunmuştur. Sağlık kaygısının nedenleri arasında biyolojik, psikolojik ve sosyal birçok etkenler vardır. Biyolojik etkende ise beyinde serotonin ve dopamin gibi  nörotransmitter düzensizliği ile ilgili görüşler ön planda olmakla birlikte, beynin ağrıyı algılayan merkezlerinde duyarlılık ve koordinasyon bozukluğu olduğu düşünülmektedir. İkizlerle yapılan çalışmalarda hipokondriyazis genetik olarak aktarılıyor olabileceğini göstermiş olsa da çevresel faktörlerin etkisini daha önemli olduğu düşünülmektedir. Çevresel etmenlere bakacak olursak; çocukluk çağı şiddetli hastalıkları ve aile üyelerinin birinin hastalığı ile bağlantılıdır. Çocukluk çağı hastalıkları gelecekte yakın anılacak hastalıkla ilgili korkuları arttırabilir.  Kişiye yakın birinin ölümü, sevilen birinin trafik kazasında kaybı, kişinin hayatını kırgın olduğunda ve tehlikeleri her zaman var olduğuna inanmasına yol açabilmektedir. Bu durumda bedenle ilgili zihinsel uğraş ve kişinin kendi sağlığı ile ilgili endişelenmesine yol açmaktadır. Çocukluk çağında cinsel istismar, fiziksel şiddet ve ebeveynlerle ilgili büyük bir değişiklik de bu çevresel etmenlerdendir. Bu gibi sorunlar ise küçük çocuğa kendisini zayıf, çaresiz ve genellikle saldırıya açık olduğuna inanmayı sevk etmektedir. Bu düşünceler de kişinin sağlık kaygısı yaşamasına katkıda bulunur. Bazı ebeveyn-çocuk etkileşim şekillerinden kaynaklanan erken yaşam olayları kişinin çocukken veya daha sonraki zamanlarda şiddetli sağlık kaygısı geliştirmesine neden olabilmektedir. Ebeveyn modeli alma; çocuklar ebeveynleri hasta olduklarında ev ve iş yerindeki sorumluluklardan uzak kaldıklarını ve özel ilgi gördüklerini gözlemler. Bu durum hastalığın önemli olduğunu ve ihmal edilmeyeceğini düşünmesine katkıda bulunur ve bedensel uğraşa aşırı teşvik eder. Aynı zamanda ebeveynin aşırı korumacı olması ve çocukları hastalandığında oyuncaklar alması, farklı yiyecekler yedirmesi, özel bakım sağlaması çocuğun hastalığı performans düşüklüğü ve başarısızlık için hazır bir mazeret olarak görmesini sağlayabilir. Stres dolu yaşam olayları sadece hastalık ve ölümle değil aynı zamanda artmış bedensel yakınmalar sağlık kaygısı ve doktor ziyaretleri ile de bağlantılıdır. Bazı insanların ciddi bir hastalığın belirtileri olarak yanlış yorumlandığı, uyarılma ile ilgili bedensel durumlara neden olabilmektedir. Bu tür bireyler genellikler tıbbi tetkikler için fazlasıyla para harcayarak ekonomik problemler karşı karşıya gelmelerine neden olmaktadır. Tekrarlanan tetkikler sonucu sağlık kaygısının daha da artmasına sebep olmaktadır. İnsan yaşayan hareketli bir canlıdır yaşamı sürdükçe bedeninden duyumlar almaktadır.  Bu duyumlar; acıkma susama sindirim boşaltım sistemi gibi dinamik süreçlerden gelmekte ve çoğu zaman tehlikeli olmayan duyumlardan oluşmaktadır. Kaygısı olanlar ise neredeyse bütün bedensel uyarıları var olan bir hastalığın belirtisi olarak yanlış yorumlayabilmektedir.

TEDAVİ YÖNTEMİ

Geçici hipokondriyazis, klinik olarak önemli ölçüde sağlık kaygısının olduğu ancak 6 aydan daha uzun sürme durumuna denilmektedir. Değişik etkenler hipokondriyazis’in geçici ya da  kronik olabilirliğini etkilemektedir. Birey, hasta rolünü benimsemekle ikili kazanç elde ediyorsa yaşam stresörleri devamlı ise kişi sosyal olarak izole ve bu nedenle bedeni ile yaşamaya fırsatı varsa hastalık kronikleşir.  Kişinin yaşam stresörleri azaldığında ya da kişi ciddi bir köprü durum olmadığı ile ilgili ikna edici bir güven aldığında tıbbi durumu düzeliyorsa hipokondriyazis genellikle geçicidir. Tedavi yönteminde ise diğer anksiyete bozukluklarında olduğu gibi sağlık anksiyetesinde de  bilişsel davranışçı terapi yöntemi oldukça etkilidir. Mindfulness egzersizlerin de beden duyumsamamızı arttırması, farkındalık kazandırılması gibi özellikleri sağlık anksiyetesi tedavisinde yardımcı olmaktadır. Gerekli görülen durumlarda ise kontrol eşliğinde ilaç tedavisi uygulanabilmektedir.

Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı