Tedaviler

Sigara Bağımlılığı Nedir?

Sigara Bağımlılığı

Sigara kullanım biçimleri kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Kimi bireyler her gün sigara tüketirken kimileri belirli aralıklarla sigara tüketmekte kimileri ise geçmişte sigara kullanmış ve artık sigara içmeyen kişilerdir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre hayatı süresince toplam 100 tane sigara tüketmiş birey sigara içen olarak ifade edilmektedir.  Dünyada sigara kullanımı incelendiğinde gelişmiş ülkelerde zaman geçtikçe tütün kullanımı azalmaya yönelik bir seyir izlerken; gelişmekte olan ülkelerde tütün kullanımında artış gözlemlenmektedir. Ülkemizde şu an için 20 milyon civarı sigara tüketen birey vardır; bu veriyle dünya ülkeleri arasında en fazla tütün tüketen 10. ülkedir.

Sigaranın Etkileri

Sigara kullanımının yarattığı olumsuzluk sadece tüketen bireyi etkilememekte, aynı zamanda çevresinde bulunan kişileri de pasif olarak etkilemektedir. Pasif içici olarak nitelendirilen bu kişilerde de önemli sağlık problemlerine neden olmaktadır. Sigaranın; akciğer kanseri, lösemi, ağız, gırtlak, pankreas, böbrek, mesane ve özofagus kanserlerine, kronik bronşite ve amfizeme, kalp rahatsızlıklarına ve beyin damar hastalığına neden olduğu ortaya çıkmıştır. Dünyada her yıl 4 milyon insan sigaradan kaynaklı ölmektedir. Bu değerle sigara, dünyada en fazla ölüme neden olan faktörlerin başında yer almaktadır. Bunun yanı sıra sigara erkeklerde iktidarsızlığa ve kadınlarda doğurganlığa etki etmektedir. Sigara içen bireylerin çocuklarında solunum yolu hastalıkları görülme olasılığı yüksektir.

Sigaranın içerisinde yer alan nikotinin bağımlılık yapıcı etkisi; bireyin beynine tesir ederek kişide olumlu duygular yaratmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da birey sigara içme hareketinin sıklığını arttırmaktadır.  Sigara kullanan bireyler sigaradan yoksun kaldıklarında ise şiddetli nikotin ihtiyacı, çabuk öfkelenme, huzursuzluk, anksiyete, odaklanma sorunu, hareketsiz duramama, iştah artması ve buna bağlı kilo alma, kalp atımında yavaşlama gibi belirtiler görülmektedir. Yoksunluk emarelerinin görülmesi ve toleransın normalden fazla oluşması; fiziki olarak da nikotin bağımlılığının başladığını göstermektedir.  Eroin ve alkol ile benzer olan sigara bağımlılığının fiziki boyutunda bireyin sigara kullanmadığında ortaya çıkan yoksunluk emareleri; sigara kullandığında ortadan kalkmakta ve bu şekilde sigara bir bakıma ödül olarak işlev görmektedir. Sigara kullanamamanın sonucu ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin süresi bireyden bireye fark etmektedir. Yoksunluk tablosu; madde kullanımının birden bırakılması sonucu vücudun doğal bir tepkisidir. En kuvvetli yoksunluk tablosu 4 haftaya kadar son bulmaktadır. Sigara bağımlılığının tedavisinde psikoterapi ve ilaç tedavisi en etkili iki yöntem olarak belirtilmektedir. Nikotinin ruhsal ve davranışsal olarak da kişiye etkileri göz ardı edilerek yapılan tedaviler; kişinin nikotin yoksunluğunun geçmesinin akabinde yeniden sigaraya başlamasına engel olamaz. Zira fiziksel, ruhsal ve davranışsal etkenler birbirine bağlıdır. Misal; nikotin ihtiyacı hissetme kişide ruhsal sıkıntıya neden olabilir. Ya da çay, kahve tüketirken sigara içme isteği doğabilir; bu da davranışsal bir faktördür.  Tedavi sürecinde ise bu üç faktör birlikte ele alınır.  

Araştırmalara göre yardım almadan sigara kullanımını bırakabilen bireylerin oranı ancak %7,9’dur.  İlaç tedavilerinin dışında ülkemizde nikotin yoksunluğunu gidermek için; bant, sakız ve dilaltı formları da bireyler tarafından kullanılmaktadır. Nikotin bantlarının ise ürtiker, baş ağrısı, taşikardi, öksürük, baş dönmesi, kaygı bozukluğu, bulantı, hazımsızlık, kas ağrıları,  gibi yan etkilere neden olduğu belirtilmektedir.  Nikotin yerine koyma tedavisi sürecinde birey sigara içmemelidir; bunun yanında hamileler ve bebek emziren kadınlarda, faal ya da son dönemlerde kalp krizi geçiren bireylerde nikotin yerine konulma tedavisinin uygulanması sakıncalıdır. 

Sigarayı bırakma konusunda bilişsel davranışçı terapi oldukça yapılandırılmış ve kanıta dayalı bir müdahaledir. Bilişsel davranışçı terapiler (BDT) temelde duygu düşünce ve davranışlar arasındaki etkileşim üzerinden işler. Yani kişinin duyguları ve düşünceleri nasıl davranacağını etkiler, ya da kişinin davranışından duygu ve düşünceleri etkilenir. Bilişsel davranışçı terapi genellikle 10 ila 20 seans aralığında sonuç almayı hedefler ve öncelikle sorunu belirleme, ilgili hedefler koyma, sorunun formülasyonunu yapabilmek için veri toplama, başa çıkma ve problem çözme becerileri öğretme, işlevsel olmayan düşünce ve inançların yerine işlevsel olanları geliştirmeyi ve nüks önleme çalışmalarını içerir.

Tedavi Yöntemi

BDT temelli bir sigara bırakma programı kişileri tütün kullanımı hakkında bilgilendirme ve psikoeğitimle başlayıp onların sürece bağlılığından ve sigarayı bırakma isteklerinden emin olma ve sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin (vücuttan nikotin çekilmesi gibi) bilgilendirme ile devam edebilir. Sonrasında ise, dürtü kontrolü, bilişsel yeniden yapılandırma, başa çıkma tekniklerinin öğretilmesi, edimsel yöntem, girişkenlik eğitimi, iletişim eğitimi ve nüks önleme çalışmalarının uygulanması önerilmektedir.  Sigarayı bırakma sürecinde bilişsel tedavinin önemi oldukça büyüktür; çünkü kişiler sigarayla ilgili olumlu düşüncelerini değiştirmediği sürece yokluğunda kendilerini eksik, güçsüz, cezalandırılmış hissedecek ve sigaraya tekrar başlayacaklardır. Benzer şekilde, davranışçı tedavinin de özellikle bırakma sürecinde kişilerin yaşadığı yoksunlukla baş etme güçlerini arttıracak, stresi azaltacak ve gevşemelerini sağlayacak aktivite planlamalarıyla etkili olduğu vurgulanmaktadır.

AİLE DANIŞMANI/İLAYDA COŞKUN

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı