Tedaviler

Kişilik Bozuklukları Nedir?

A.Kümesi (Eksantrik) Kişilik Bozuklukları

Paranoid Kişilik Bozukluğu

Bu tip bireylerde davranışlarını kötü niyetli olarak algılayıp sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme, haksızlığa maruz kaldığını hissetme, çabuk alınganlık, kavga ve tartışma ortamına çabuk giriş, başarısızlık kusurlarını başkasında arama görülmektedir. Paranoid bozukluğu olan bireyler yeterli bir temele dayanmadan, başkalarının kendisini sömürdüğünden, kendisine kötülük yaptığından, ya da kendisini aldattığından kuşkulanırlar. Arkadaşlarının kendisine olan bağlılıkları ya da güvensizlikleriyle ilgili yersiz kuşkuları vardır. Söylediklerinin kendisine karşı kullanılacağı korkusuyla başkalarına açılmak istemezler. Sıradan sözlerden ya da olaylardan aşağılamaya ya da göz korkutma anlamını çıkarırlar ve sürekli kin beslerler. Ortada bir neden yokken başkalarının kimi davranışlarını, kişiliğine ya da saygınlığına bir saldırı olarak algılar ve bunlara birden öfkeyle karşılık verir ya da karşı saldırıya geçerler.  Eşinin ya da cinsel partnerinin sadakatiyle ilgili yineleyici, yersiz kuşkuları vardır. Ayrıcı paranoid bozukluğu olan insanlar nadiren tedaviyi başlatır ve sıklıkla vaktinden önce sonlandırırlar. Paranoid kişilere yaklaşırken belirsizliğe yönelik korkularını bilerek açık, net ve kararlı olmak gerekir. Bu kişilere şaka bile olsa yalan söylenmemelidir. Bu kişilerle konuşurken çözüme gitmeyi ertelemek, beyaz yalanlar söylemek doğru bir yaklaşım biçimi değildir. Baştan tavır koyup, seçilen kelimelere dikkat edildiğinde belirsiz ve beraberinde paranoid paydalar azalmaya başlar. Bu kişilere dürüst olun ve aslan söylemeyin. Kendinizi kanıtlama ve sadakatinizi ispat etme çabasına girmeyin. Bir defa böyle davranıldığında her seferinde ispata mecbur kalırsınız.

Şizoid Kişilik Bozukluğu

Şizoid kişilik bozukluğu olan bireylerde yakın ilişkilerden kaçınma, içe dönük olma ve duygularını anlatmakta kısıtlılık yaşama görülmektedir.  Yalnız kalmayı seçtikleri için meslek seçimlerini de buna göre yaparlar. Hayatı planlamak, belirli bir amaç ve hedef oluşturmak yerine daha çok hayatın akışında sürüklenmeye eğilimlidirler. Bu tip kişiler ailenin bir üyesi olmak da dahil yakın ilişkilere girmek istemez ve yakın ilişkilerden hoşlanmazlar. Cinsel anlamda herhangi bir işlev bozuklukları yoktur ancak çoğu zaman duygusal ve sorumluluk getiren cinsel temaslardan kaçınarak daha yüzeysel cinsel deneyimler yaşarlar. Duygusal anlamda soğuk ve samimiyet kuramadıkları, kendi sorunları dışında başkalarının sorun ve isteklerine duyarsız oldukları için karşı cins tarafından düz bir birey olarak tanımlanırlar. Bireyin çocukluk, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemindeki davranışları gelişim ve değişim sürecine bağlı olarak yorumlandığı için genellikle yetişkinlik döneminde teşhis edilir.  Toplumda görülme sıklığı olarak ise %3-5 arasındadır ve genel olarak erkeklerde kadınlara oranla daha yaygındır.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Bu grupta yer alan bireylerde sıra dışı düşünme ve davranış şekli ile kendilerini belli ederler.  Şizotipal kişilik bozukluğu olan insanlar garip inançlara sahip olabilir ve çoğu zaman batıl inançları vardır.  Olağan dışı algısal yaşantıları, bunlar arasında bedensel illüzyonlar vardır. Acayip düşünüş biçimleri ve konuşmaları vardır.  Kuşkuculuk ve paranoid düşünce içerirler. Alışagelmişin dışında ya da çok kendine özel davranış ya görünüm içerisindedirler. Birinci derece akrabalar dışında yakın arkadaşları ya da sırdaşları yoktur. Yakından tanımakla azalmayan aşırı toplumsal anksiyete, kendisi hakkında olumsuz yargılardan çok paranoid korkular bu bozukluğa eşlik etme eğilimi taşırlar.

             B. Kümesi ( Dramatik)  Kişilik Bozuklukları

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Ergenlik ve yetişkinlik döneminde sosyal normlara uygun davranışları sergileyememe, başkalarının haklarını önemsememe, hilekârlık ve hırsızlık, olumsuz performans, yasa dışı madde kullanma görülmektedir.  Görülme sıklığı erkeklerde %3-7 iken kadınlarda %1’dir. Genelde 15 yaş öncesi başlar. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğu yatkınlaştırıcıdır. Suç işleyenlerin %75’ inden fazlası anti sosyal kişilik bozukluğu gösterir. Genetik faktörler, bölünmüş aile ortamı, düşük eğitim seviyeli ebeveynler etkenler arasındadır.  Antisosyal kişilik bozukluğu başkalarına aldırış etmeme ve toplum kurallarına uymama ile ifade edilen sorumsuz ve agresif davranışlarla tanımlanırlar. Bu bozukluğu olan insanlar sıklıkla ciddi suçlar işler ve davranışları için pişmanlık duymazlar. Sık yalan söylemekle beraber takma ad kullanma, başkalarını dolandırma gibi davranışlar görülür. Dürtüseldirler ve geleceklerini tasarlamazlar. Kendilerinin ve başkalarının güvenliliğini önemsemezler. Genellikle bir işleri yoktur ve parasal yükümlülüklerini yerine getiremezler. Kötü davranışları sonucu pişmanlık duymama belirtileri görülmekle beraber bu kişiler en az 18 yaşındadır ve 15 yaşından önce davranım bozukluğu olduğuna dair kanıtlar vardır.

Borderline Kişilik Bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğunu çocuğun kendi benliğiyle alakalı bir bölünmüşlüğü olarak görülmektedir. Borderline kişilik bozukluğunun en önemli etkenlerinin ise 5 alanla ilgili bozukluk olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir tanesi;

Duygusal alandaki bozukluklardır.  Bu kişiler bir anda öfkelenebilirler, bir anda insanı göklere çıkarabilir, bir anda yerebilirler. Hayat onlar için ya siyah ya beyazdır. Yapılmış çoğu şeyi yaptıktan sonra aniden pişmanlık hissederler. Genelde bu tip kişilerin muhteşem hedefleri vardır. Davranışsal problemler içerisinde en büyük problemleri yeme bozuklukları, alkol ve uyuşturucu, kendisine zarar verici jilet atma, sigara söndürme gibi davranışlar sergileyebilir. Önüne gelen ve tanımadığı çoğun insanla o an cinsel isteği geldi diye ya da sevgi görmek, görebilmek için bir gecelik ilişkiler yaşayabilirler. Bazen ise intihar girişimlerinde bulunabilirler fakat bu girişimler daha çok ders vermek amacıyla olur. Aşırı kuşkucudurlar. Reddedilme ve terk edilmelerde kendilerine zarar vererek cezalandırırlar. Kendilik imajlarıyla ilgili bozukluklar birinci alandadır. Vücutlarında bir sivilce daha çıksa saatlerce uğraşabilirler. Güvensizlikler çok sıktır ya da bağlılıklar aşırı olabilir. Hayatımda gördüğüm en mükemmel insan, en kötü insan gibi…

Sürekliliğin olmaması en büyük özellikleridir. Ayrılmalar, evlilikler, tekrar ayrılıklar. Cinsel tacizler çok sık olur ve karşıdaki insanın kendisine hayran kalması için yalan söyleyebilirler. Fantezisel yalanlara da çok sık rastlanır. Bu bireylerin küçüklüklerinde cinsel taciz, 2- 4 yaş arasında anne baba ilişkileri, başkalarının büyütmesi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların doğru tedavi edilmiyor olması kendilerinde olan kişilik yapılarında ve oryantasyonlarında bozukluklar ortaya çıkarabilir. Geçmişte arkadaşlarının onunla dalga geçmesi, dayak yemesi, travmalarla karşılaşması bireylerde bu tip şemalar oluşmasına neden olmaktadır. İlaç kullanılmayla birlikte yapılan terapisinin yararlı olduğu, ilaç olmadan yapılan terapinin borderline hastalarda işi çok daha fazla zorlaştırdığını görülmektedir. İmkansız demiyoruz fakat işimizi çok daha fazla zorlaştırdığını belirtiyoruz.

Narsistik  (Özsever) Kişilik Bozukluğu

Narsist kişilik bozukluğunda bireylerde daha çok büyüklenme, başarılarını ve yeteneklerini abartma görülmektedir. Beğenilme gereksinimi ve eş duyum yapamama ile giden yaygın bir örüntü ile ilerler. Sınırsız bir başarı, güç, zekâ, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşırlar. Özel ve eşi benzeri olmayan biri olduklarına ve ancak özel ve üstün kişilerle anlaşabileceklerine inanırlar. Bu kişiler çok beğenilmek isterler. Kendi çıkarları için başkalarını kullanırlar. Eş duyum yapamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak istemezler. Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanırlar. Başkalarına saygısız davranır ve kendini beğenmiş tutumlar sergilerler. Narsistik kişilik kendini sevme olarak algılanmamalıdır. Aslında bu kişiler kafalarında çizdiklerini idealize ettikleri imajlarına hayrandırlar. İçsel olarak kendilerini değersiz görme ya da değersizlik yaşantıları olabilirler. Bu yüzden mükemmele odaklanmak için aşırı gayret ederler, genelde başarılı olurlar, bu üstünlüklerine laf eden olursa şiddetli davranışlar göstererek saldırganlığa kadar boyut kazanabilir. Tedavi süreçleri zor olduğu kadar uzun da olabilir. Kişinin ailesinin bu konudaki desteği önemlidir. Dolayısıyla sonuç alınana ya da semptomlar azalana kadar tedavi süreci bırakılmamalıdır. Kişilik bozuklukları ciddi bir süreçtir. İnsanlar narsistik özellikler taşıyabilir ancak, bu özelliğe sahip kişilerin narsistik kişilik bozukluğu olduğu anlamına gelmez o yüzden etiketleme yaparken daha duyarlı olunması gerekir.

Histriyonik Kişilik Bozukluğu

Histriyonik kişilik bozukluğunda her alanda duygusallık ve ilgilenme arayışı, olayları büyütme, abartılmış mimik ve jestler, baştan çıkarıcı davranışlar görülmektedir. Bu kişiler ilgi odağı olmaları gerektiği ya da başkalarının takdirini kazanmaları gerektiğine ilişkin inanca sahiptirler. Kadınlarda daha sık görülür. Aşırı duygusallık ve ilgi çekme arayışı ile giden yaygın bir örüntüdür. Bu tip bireyler ilgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olurlar.  Başkalarıyla olan etkileşimleri cinsel yönden, ayartıcı, uygunsuz davranışlarla belirlidir. Birden değişen, yüzeysel duygular gösterirler. İlgi çekmek için dış görünümünü kullanırlar ve gereğinden çok etkilemeye yönelik, ayrıntıdan yoksun konuşma biçimleri vardır. Yapmacık davranır, gösteriş yapar, duygularını abartılı gösterirler. Kolay etki altında kalmakla birlikte ilişkilerin olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünürler. Histriyonik kişilerin en belirgin davranışları arasında dramatize edici ifadeler kullanmaları görülmektedir. İstedikleri ve elde edemedikleri durumlarda hemen haksızlığa uğradıklarını düşünürler. Karşısındaki insanı ikna etmek ya da onlardan intikam almak için sinir krizi geçirme ihtimalleri yüksektir.  Destekleyici psikoterapi ile duygusal rahatsızlığı azaltmayı, özgüveni arttırmayı ve hastanın başa çıkma becerilerini özenli ve sempatik dinleme yöntemiyle geliştirmek amaçlanır.

                        C. Kümesi (Endişeli) Kişilik Bozuklukları

Çekingen Kişilik Bozukluğu

Bu bozukluğu olan insanlar sosyal temastan kaçınma eğilimindedir. Bu davranış, yalnız olma arzusunun bir sonucu değil, utandırılması veya sert bir şekilde yargılanması konusundaki aşırı endişeden kaynaklıdır. Bu eleştirilme korkusu ile mesleki etkinliklerden kaçınma, iletişim eksikliği, yakın ilişkilerde tutukluluk ile birlikte kadın erkek eşit sıklıkta görülmektedir. Çekingen kişilik bozukluğu olan bireyler sevecenliklerini kesin olarak bilmedikçe insanlarla ilişkiye girmek istemezler. Utandırılacağı ya da alay edileceği korkuları yüzünden yakın ilişkiye girmekten çekinirler. Toplumsal durumlarda eleştirilme ya da dışlanma düşünceleriyle uğraşırlar. Yetersizlik duyguları yüzünden insanlar arasında çekingen davranırlar.   Kendisini toplumsal olarak beceriksiz ve çekiciliği olmaya biri olarak görürler ve utandırıcı olabileceği düşüncesiyle girişimlerde bulunmada isteksiz davranırlar. Reddedilme korkusu nedeniyle çoğu zaman birçok değerli sosyal deneyimi kaçırırlar. Kendilerini beğenmez, insanların da onları beğenmeyeceğini düşünürler. Birçok kişilik bozukluğunda olduğu gibi, çekingen kişilik bozukluğunda da genellikle yaşla beraber davranış bozukluğunun şiddeti azalmaktadır.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Bağımlı kişilik bozukluğunda çaresizlik, boyun eğme ve karar verememe gibi duyguların baskın olması nedeniyle kişinin bir güvenceye duymasına sebep olur. Bağımlı kişilik bozukluğu olan insanlar, bir bireyi çok sahiplenir ve o kişiyi memnun etmek için büyük çaba harcarlar. Pasif ve tutunma davranışları sergileme eğilimindedirler ve ayrılma korkusu yaşarlar. Bu tip bireyler başkalarından yeterince destek ve öğüt almadıkça gündelik kararlarını vermekte güçlük çekerler. Çoğu alanda kendilerinin yerine başkasının sorumluluk almasını gereksinirler. Desteklerini çekecekleri ya da kabul görmeyeceği korkusuyla başkalarıyla aynı görüşte olmadığını söylemekte güçlük çekerler. Kendi başına bir iş yapmakta güçlük çekmekle beraber başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmak isteyecek kadar aşırıya giderler. Kendi kendine bakamayacağı korkusu yüzünden tek başına kaldığında kendini rahatsız hisseder. Yakın bir ilişkisi sonlandığında bakım ve destek kaynağı olarak yeni bir ilişki arayışına girmektedirler.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesyon dediğimiz şey kişiyi rahatsız eden ve bir türlü aklından atamadığı bir düşünce bozukluğudur. Kompulsiyon ise o sıkıntıyı yok etmek amacıyla yaptığımız davranışlara denir. Bu tip bireylerde aşırı düzenli ve titiz, hoşgörüsüz,  iş sorumluklarına aşırı düşkün, tutumluluk, ayrıntıcılık, mantıklı olma çabası görülmemektedir. Aşırı doğrucudur, vicdanlıdır, erdem ve ahlak konusunda hiç esneklik göstermezler. İşin bitirilmesini güçleştirecek denli eksiksiz yapma uğraşı içindedirler. Obsesif Kompulsif Bozukluk erkeklerde daha çok görülür. En fazla karşılaştığımız obsesyon çeşidi bulaşma obsesyonudur. Birey pisliğin her yere ve kendisine yayılacağı düşüncesi içerisindedir ve bu durum onu rahatsız edecek dereceye geldiğinde ise bu düşünceyi yok etmek amaçlı (kompulsiyon) yıkanma eylemini gerçekleştirir. Yıkanma eylemini her defasında fazlalaştıran bireyde obsesyonları daha da rahatsız edici hale gelmektedir. Bu tip bireyler obsesyonlarından kaçarak acılarını ıstıraba dönüştürler.  Bir diğer obsesyon ise şüphedir. Ya böyleyse? Ama bu olmadı değil mi? Sürekli onaylanma ihtiyacı içerisindedir.  Bir diğeri cinsel obsesyonlar acaba ben sapık mıyım? Ya da dini obsesyonlarda namaz kılarken dinin inançlarına ters düşünceler gelmeye başlar ve değerlerinden uzaklaşırlar. Bu tip olayların hepsi insanları hasta eden bu düşüncelerin akıllarına gelmesi değil bu düşüncelere karşı alınan önlemlerdir. Ne kadar kaçınırsak bu hastalığın pençesine düşmüş oluruz.

AİLE DANIŞMANI /İLAYDA COŞKUN

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı